Polat Ebru ile buluştuğu günün akşamında ailesini ziyaret etmek için eve uğrar. Gün içinde Polat’ı telefonla arayarak buluşmanın nasıl geçtiğine dair ipuçları elde etmeye uğraşan Nazife anne; yemek masasında da oğlunun yaşadığı bu cehennem hayatında kanaatince ona tek ışık olacak olan Ebru’ya ve evliliğe dair ısrarlı söylemleriyle; Polat’ı tez elden bir karar vermeye zorlar. Ömer baba ise sakince olan biteni seyretmekte; anne-oğulun düşünce farklılıkları arasındaki dengeyi bulmak üzere söze girmek için her zamanki munis tavrını takınarak en doğru zamanı beklemektedir:
POLAT: Bilmiyorum anne…
NAZİFE: Ne demek bilmiyorum evladım?
POLAT: Bilmiyorum demek bilmiyorum demek..
NAZİFE: Evladım sen bu kızla evlenecek misin evlenmeyecek misin? Niyetin yoksa burada açık açık söyle ben de kızla konuşayım…
POLAT: Yok anne…
NAZİFE: Ne demek yok anne…
POLAT: Anne sordun söyledim işte…
NAZİFE: Bey bir şey söylesene, bak ne diyor… Beni o kadar ayağa kaldırdı, kızın duygularıyla oynadı şimdi yok diyor…
ÖMER: Hanım sen dedin ki söyle söyledi işte, şimdi niye yan çiziyorsun?
NAZİFE: Eee ne olacak şimdi?
POLAT: Anacım, ben evet ya da hayır demiyorum… Sadece bana müsaade et, çok üstüme geliyorsun, sen üstüme geldikçe benim kaçasım geliyor… Sen niye bana merhamet etmiyorsun, ben nelerle uğraşıyorum, kimlerle boğuşuyorum biliyor musun?
NAZİFE: Anlatmazsan nerden bileyim?
POLAT: Bir işimi gücümü yoluna koyayım ondan sonra karar vereyim…
NAZİFE: Bir insanın eşi, ona zor günlerinde en büyük destektir…
ÖMER: Şimdi de annen haklı evladım.
POLAT: Ben haksız demiyorum baba, sadece biraz vakit istiyorum…
NAZİFE: Tak nişan yüzüğünü istediğin kadar düşün…
ÖMER: Şimdi de haksızsın hanım, nişan niyetim belli seninle evleneceğim demek…
NAZİFE: Vakit vakit diyorsun ama saçlarının yarısı siyah yarısı beyaz… Yarın siyah kalmadığında kim olsa rızan olur ama seni alan olur mu bilinmez…
POLAT: O kadar beyazım var mı ya?
ÖMER: İyi insanların evlenmemesi çocuk yapmaması beni hep rahatsız etmiştir… Gençlere sorduğumda, aman baba toplum bozuldu, dünya nereye gidiyor deyip neden kaçtıklarını söylüyorlar… Zulüm var diyorlar, adaletsizlik var diyorlar, hırsızlık var diyorlar: bu dünyaya çocuk mu gelir diyorlar? İyi insanların, vasıflı insanların, hayırlı insanların çocukları neden kötü olsun ki? Onu iyi yapan, ona vasıf veren, hayırlı kılan çocuğunu daha iyi daha vasıflı daha hayırlı niye yapmasın ki… Vatanın için, milletin devletin için geceni gündüzüne katman, canını ortaya koyman hem anneni hem beni müteessir ediyor… Eserinle iftihar ediyoruz… Ancak hayırlı evlat da belki de eserlerin en güzelidir…
2 Haziran 2009 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder